Not Defteri -45- - Gece Edebiyat

Breaking

Home Top Ad

Responsive Ads Here

Post Top Ad

Responsive Ads Here

12 Eylül 2010 Pazar

Not Defteri -45-

8 Mayıs 2009 Cuma - Afyonkarahisar

• Marc Chagall “Üç Mum”

• Erdal Öz

• Murathan Mungan’ın yeni deneme kitabı “Hayat Atölyesi” çıkmış. Murathan Mungan’ın hızına yetişmek ne mümkün. Bir okurdan daha hızlı yazıyor. Daha Kadından Kentleri okumadan “Bazı Yazlar Uzaktan Geçer” çıkmıştı, şimdi de bu kitap. Sıradaki kitapları okuyana kadar Murathan Mungan hep önde gidecek sanırım.

• Obama, Ulusal Dua Gününe katılmadığı ve dini işaretlerden uzak durduğu için ABD’de eleştiriliyormuş. Hatta muhafazakârlar onun için ABD’yi dinsizleştiriyor diye yaygara koparmaya çalışıyorlarmış. Laik bir ülkenin devlet başkanı zaten dinden uzak durmalı, dini simgeleri desteklememeli. Öyle değil mi? Tam tersini yapıp Hıristiyanlığı, Müslümanlığı veya Yahudiliği yüceltseydi yine tepki alırdı. Ama o zaman aldığı tepki Laik bir ülkenin vermesi gereken tepki olurdu.

• seyir defteri

Şu çılgın Türkler

Turgut Özakman’ın yazdığı Şu Çılgın Türkler, Afyonkarahisar Şehir Tiyatrosu oyuncuları tarafından sahneye konuldu.
1918 yılından ititbaren yaşanan olayları ve Kurtuluş Savaşının kazanılması sürecinde ülke haklının ve askerlerimizin verdiği mücadeleyi anlatan oyun, tiyatro sahnesinin farklı şekillerde kullanılmasıyla daha da etkileyici bir havaya bürünmüş.
Oyunun üç anlatıcısı ve oldukça kalabalık bir oyuncu kadrosu var. Ekrana yansıtılan görüntüler, anlatıcıların söylediklerinin daha iyi anlaşılmasına yol açacak resimlerden ve belgelerden oluşuyor. Oyuna biraz da müzikal havası vermeye çalışmışlar. Bölge halklarının düşmana karşı verdiği mücadele yöresel halk oyunları eşliğinde anlatılmış ve bu oyuna çok farklı bir hava katmış.
Yer yer Nâzım’ın Kuvay-i Milliye Destanından alıntılar da içeren oyun çok fazla oyun tecrübesi olmayan bir ekibin bile üstesinden geldiği müthiş bir tiyatro eserine çevrilmiş. Tabii bunda Turgut Özakman’ın tiyatro kökenli bir yazar olarak yazdığı eserin ve kullandığı dilin de büyük katkısı var. İyi yazarların tiyatroya çevrilen eserleri her zaman iyi oluyor.
Uzun zamandır bir tiyatro oyunu bende ikinci kez izleme isteği uyandırmıyordu. En son Mikado’nun Çöpleri’nde bu istek uyanmıştı ve o oyunu ikinci kez izlerken daha da büyük bir keyif almıştım. Şu Çılgın Türkler’den de en kısa zamanda tekrar izleme isteğiyle çıktım salondan. Bir oyundan çıkar çıkmaz yeniden izleme isteği sanatın insana yaşatabileceği en güzel duygu olsa gerek.

• Neden inanç konusunda insanlar tutucu olurlar ki? Ya da niçin tutucu olmaları gereken konuları birbirine karıştırıp dururlar ki? Mesela Kuran-ı Kerim’in Türkçe okunmasından yana olanlara tepki gösterilir? Ya da niçin inanan kadınların illa ki türban takması gerektiği vurgulanıp durulur? Evet, dinde bazı konular kesindir, tartışılmaz. Tartışılması dinin tartışılması anlamına gelir ki dini tartışmak inancı zayıflatır. Mesela namaz kılmaz böyle bir şeydir. Namaz kılmayı ertelemenin bazı koşulları vardır ve bu koşullar dışında namaz ertelenmez. “Ben namazlarımı kazaya bırakıyorum! İlerde kılacağım ve böylelikle dinin gerekliliğini yerine getirmiş olacağım.” deyip insanları da namazdan uzaklaştırmaya çalışmak dinen yanlıştır. Fakat “Ben duamı Türkçe ederim, Kuran’ı da Türkçe mealinden okurum.” demek böyle bir durum değildir. Önemli olan dini anlamak, anlamlandırmak ve gerekliliklerini yerine getirmek değil midir? Ve din kişinin kendi sorumluluk alanında değil midir? Dinini istediği gibi yaşama hakkı yok mudur?
Etrafındaki insanları yanlış yönlendirmediği sürece, etrafındaki insanlara dini anlatma ve dinin kurallarını kendisine göre yorumlamadıktan sonra, kendi içinde nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşaması gerekmez mi? “İnanan kadınların türban takması gerektiğini söylemek, bunu dinin vazgeçilmez bir kuralı gibi yansıtmak ve kadınları türban takmaya zorlamak dinin bireyselliğini yok saymak değil midir? Tabii aynı zamanda türban takmanın dinde yeri yoktur, kadınlar türban takmamalıdır demek de aynı kapıya çıkar. Her kişi kendi yaptığından sorumlu olmalı ve bunun sonuçlarını kendi yaşamalıdır. İnsanları olumsuz etkilemek, olmayan şeyleri varmış gibi göstermek, dini Allah’la kul arasından çıkarıp toplumsal bir hale getirmek ne kadar doğru?

• Vizyona giren filmler:

- Milk (Yön: Gus Van Sant)
- Nokta (Yön: Derviş Zaim)
- Ali’nin Sekiz Günü (Yön: Cemal Şan)
- Usta (Yön: Bahadır Karataş)
- Star Trek (Yön: J. J. Abrams)
- Tetikçi 2-Yüksek Gerilim (Crank: High Voltage)
- Igor (Yön: Tony Leondis)
- Clive Barker’dan Kan Kitabı (Clive Barker’s Book of Blood, Yön: John Harrison)

• Okuduklarım

- Vatan, Hürriyet ve Radikal gazeteleri
- Radikal Gazetesi Kitap Eki Sayı: 425

• Tiyatro

- Şu Çılgın Türkler

Tuna BAŞAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Responsive Ads Here

Sayfalar